“Filozoflar şimdiye kadar dünyayı yalnızca çeşitli biçimlerde yorumladılar, oysa asıl olan dünyayı değiştirmektir.” Marksizmin ustaları bu sözlerle devrimci değişimi, bazen yorumlamanın önüne koydular.

Oysa bugün değiştirme gayretleri bir yana, dünyayı yorumlamanın hakkı yeterince verilmiyor. Dünyayı yorumlamadan yani “devrimci teori olmadan, devrimci pratik olmaz.”

Marks ve Lenin düşüncesinin parlayan kılıcı, yaşanan teorik düğümleri bir kez daha kesip atmalıdır. Bir kez daha sınıf savaşımının yolunu, aklın ışığı aydınlatacak.

Daima diyoruz.

Bilmenin ve uygulamanın, öğrenmenin ve mücadele etmenin daima süreceğini ilan ediyoruz.

İlk sayısını 2011 yılında basılı formda yayınladığımız Daima dergisini yeni iletişim koşullarına uyarladık.

Web sitemizde ve sosyal medya hesaplarımızda önceki iki sayımızda yayımladığımız yazılarımıza ulaşabilirsiniz. Onlar hala güncelliğini koruyor. İlk sayımızda krizi incelemiştik. İkinci sayımızda ise seçimleri ele aldık.

Bundan sonra yolumuza dosyalar hazırlayarak devam etmeyeceğiz. Hızla gelişen olayları Marksizmin ve Leninizmin ışığı altında sıcağı sıcağına yorumlayacağız.

Hem kuramsal boşluğu dolduracağız hem de yeni Marksist Leninist kuşakların yetiştirilmesine katkı sunacağız.

Teorinin grisini yaşamın yeşiliyle buluşturmak dileğiyle…

Daima Dergisi Yazı Kurulu

Gezi Direnişi

Seçimden Seçime

,
6 Mayıs 2013

Bu yazı 4 Aralık 2013 tarihinde Yarın Haber’de yayımlanmıştır.

Gezi Direnişi’ni hesaba katmadan yapılan her seçim hamlesi muhalefet için kaybetmeye mahkumdur. AKP bile Gezi’yi hesaba katmadan hareket etmiyor, cemaat ile tersleşmesinin temel sebeplerinden biri de Gezi’de cemaatin uzlaşmacı tutumudur.

Cemaat ve hükümet arasındaki gerginliğin, “dershanelerin kapatılması iki sene ertelenecek” açıklamasından sonra bitmediğini görüyoruz. Cumhurbaşkanı üzerinden geçmeye çalışıyor, Başbakan “seçilmiş benim, her türlü vesayeti ezer geçerim” diyor, danışmanları ise konuyu itidalli ve duygusal sözlerle tatlıya bağlamaya çalışıyor.

Bir de arayı daha fazla bozan, cemaati AKP’ye karşı savunmaya çalışanlar var. AKP’nin askerle el ele cemaati bitirme belgelerinin ortaya çıkması ile içten içe kaynayan kazan ortaya çıktı. Şunu unutmamak gerekir, konu sadece belgelerle açıklanamayacak kadar bir seyir izlemiş durumda. Oslo süreci, Gezi süreci, yargıdaki atamalar, dershanelerle bu aşamaya geldi.

*

Demokrasi ihtiyacı birden cemaatte de hasıl oldu. Erdoğan’dan hak talep eder hale geldiler. Gerçek olan şu; cemaat iktidarı, rantı, sömürüyü, baskıyı, hukuksuzluğu, tutuklamaları, yasaklamaları paylaşmaya devam etme hakkını istiyor. Bunca zamandır birçok zalimliği paylaşıp seçimler öncesi sorun çıktıktan sonra… Abdulkadir Selvi yazısında hiç çekinmeden açıkça yazmış. Cemaate seslenerek biz size ne valilikler ne milletvekillikleri dağıttık bunun da mı kıymeti yok diyor.

Tablodan anlıyoruz ki Erdoğan bu seçimde cemaate makam, mevki dağıtmayı rafa kaldırmış. Cemaatin oylarını kenara koyarak iktidarı paylaşmayacağım diyor. Onca iş yaptım, kabinemi dağıtır, ne yapar eder seçimi alırım diyor.

Baktı ki işin encamı çok büyüyecek, bir ara vermek zorunda kaldılar ya da rotayı değiştirdiler. Fakat artık ok yaydan çıktı, Tayyip Erdoğan için Cumhurbaşkanlığı’na giden yollarda artık çok fazla engel var.

Bu dalgalanmanın bir halkasında da CHP var.

AKP adaylarını tanıtıyor, gösterişini yapıyor, cakasını satıyor CHP’de bir sağa bir sola savrulmaya devam ediyor. Washington ziyaretinde cemaat ile yaptığı sohbetin sonunda seçim ittifakı ve Sarıgül kartı mı var göreceğiz. Ama bu kafa ile hiçbir yere varılamayacağı kesin bilgi. Tamam, cemaat zamanında Demirel’e de oy vermiş ama yıllardır başörtüsü siyaseti ortada olan CHP “iktidar için her yol mubahtır” konusunu özellikle Gezi’den sonra halka nasıl anlatabilir?

O kadar Gezi savunucusu pozisyondayken bu yoldan bir iktidar hırsı ancak büyük bir açmaz yaratabilir.

*

Gezi Direnişi’ni hesaba katmadan yapılan her seçim hamlesi muhalefet için kaybetmeye mahkumdur. AKP bile Gezi’yi hesaba katmadan hareket etmiyor, cemaat ile tersleşmesinin temel sebeplerinden birisi de Gezi’de cemaatin uzlaşmacı tutumudur. Bu arada gerilim tırmandığında Zaman’dan bir itiraf haberi geliyor: Dolmabahçe Camisi’ne bira şişesi sonradan konulmuş. Başbakan o camide “hayatını kurtarmaya çalışanlara” atıp tutarken demek hepiniz dilsiz şeytan kesildiniz. Bir de utanmadan yatıp kalkıp bu cümleyi kullanıyorlar.

Gezi Direnişi düşmanlığına karşı çok net bir biçimde Gezi Direnişi ile yolunu birleştiren bir seçim stratejisi, hele de dünya tıpkı Gezi’de olduğu gibi hükümetleri istifaya götürecek ayaklanmaları büyütüyorken toplumun %50’sine seslenebilme imkânını yakalayacaktır.

İşte o zaman AKP’yi sandıklar bile kurtaramayacak.

SON GÖNDERİ