“Filozoflar şimdiye kadar dünyayı yalnızca çeşitli biçimlerde yorumladılar, oysa asıl olan dünyayı değiştirmektir.” Marksizmin ustaları bu sözlerle devrimci değişimi, bazen yorumlamanın önüne koydular.

Oysa bugün değiştirme gayretleri bir yana, dünyayı yorumlamanın hakkı yeterince verilmiyor. Dünyayı yorumlamadan yani “devrimci teori olmadan, devrimci pratik olmaz.”

Marks ve Lenin düşüncesinin parlayan kılıcı, yaşanan teorik düğümleri bir kez daha kesip atmalıdır. Bir kez daha sınıf savaşımının yolunu, aklın ışığı aydınlatacak.

Daima diyoruz.

Bilmenin ve uygulamanın, öğrenmenin ve mücadele etmenin daima süreceğini ilan ediyoruz.

İlk sayısını 2011 yılında basılı formda yayınladığımız Daima dergisini yeni iletişim koşullarına uyarladık.

Web sitemizde ve sosyal medya hesaplarımızda önceki iki sayımızda yayımladığımız yazılarımıza ulaşabilirsiniz. Onlar hala güncelliğini koruyor. İlk sayımızda krizi incelemiştik. İkinci sayımızda ise seçimleri ele aldık.

Bundan sonra yolumuza dosyalar hazırlayarak devam etmeyeceğiz. Hızla gelişen olayları Marksizmin ve Leninizmin ışığı altında sıcağı sıcağına yorumlayacağız.

Hem kuramsal boşluğu dolduracağız hem de yeni Marksist Leninist kuşakların yetiştirilmesine katkı sunacağız.

Teorinin grisini yaşamın yeşiliyle buluşturmak dileğiyle…

Daima Dergisi Yazı Kurulu

Gezi Direnişi

Herkesin Var Olduğu Meydanlar

,
21 Mayıs 2013

Bu yazı 10 Temmuz 2013 tarihinde Yarın Haber’de yayımlanmıştır.

Mısır’da ve Türkiye’de milyonlar meydanlara çıkmaktan vazgeçmiyor. Baskıların şiddeti ne olursa olsun.

Yaşamak için yaşatmak için insanlık çabalamaktan vazgeçmiyor.

Mısır’da askerin yönetime el koymasının darbelerden çok çekmiş bir halk olarak ne demek olduğunu iyi biliriz. Darbeye karşı biz de ille de sandık deriz. Ancak Tayyip Erdoğan ile sandıkta hesaplaşmasını da biliriz.

Mısır’da halk meydanlara bu süreçte Türkiye halklarından daha önce çıktı. Arap Baharı ülkelerinden biriydi. Şimdi onlar da biz de meydanlardayız.

Bir isyanın sürekliliği ve yeniden nasıl canlanabildiğini Mısır ile gözlemleme şansımız olabildi. Türkiye’deki Gezi direnişi için de şu öngörüyü tekrar edebiliriz; direnişimiz yine köprülerin insan dolduğu, şehitlerin ayağa kalktığı sabaha yine uyanabilecek.

Damarlarında durmadan biriktiren yeraltı kaynağı gibi bir yerde yeniden çağlayabilecek.

AKP’liler Mısır ve Ortadoğu ayaklanmalarına benzetilmesinden hiç hazzetmiyorlar. Aman efendim bizim gibi akça pakça bir ekonomimiz varmış onlara nasıl benzermiş.

Benzerlik pek çok noktada yakalanabiliyor. En başta işsizlik ve çalışma şartlarında. Uluslarası Çalışma Örgütü’nün kara listesinde ilk beşi Mısır ile paylaşıyoruz. Hiç olmadı, birbirimizi nasıl etkileyen ülkeler olduğumuzu arabanıza benzin alırken artan fiyata baktığınızda görürsünüz.

*

Ölümle aramızdan aldıkları kardeşlerimiz, gözlerini kaybeden arkadaşlarımız, tutuklanan yoldaşlarımız, yaralılarımız ve devam eden gözaltılardan sonra şimdi de pala ve silahlarla herkesi susturmak isteyen baskı politikasına karşı adalet arayışımızı büyütmeliyiz.

Karşımızda büyümekte olup her gün yeni bir biçimle hortlayan hukuksuzluğu ayaklanan ve ayaklanacak olan milyonlar ile yenebiliriz. Büyük bir sabır ve dinamizmle yeni gelecek direniş dalgalarına güvenmeliyiz.

*

Milyonları Taksim Meydanı’na toplamayı başaran Taksim Dayanışması’nı engelleyeceğini sanan AKP, TMMOB’nin kamu ve toplum yararına olan her türlü faaliyetini durdurmak için bir gecede özel bir yasa çıkardı. Anayasanın en temel maddesi olan yürüyüş hakkını çiğneyen hükümetin yasa ile bir yılgınlık yaratmak istemesi de ayrı bir acziyet. Mahkeme kararlarına uymayan hükümetten, her şeyi “ben isterim olur” kanunsuzluğu hukuksuzluğuna dökmüş olan AKP’den ancak bu beklenirdi.

*

Bundan sonra Taksim Dayanışması’nın her hafta düzenlediği cumartesi eylemleri, milyonlar ile yeniden buluşmanın yollarını araması, forumlara yaklaşımı, tüm hukuksuzlukların hesabının sorulması konusunda atacağı adımların kıymetini daha da fazla bilmeliyiz.

Yapılanlar, hükümet karşısında Taksim Dayanışması’nın etki gücünün ne kadar yüksek olduğunu gösteriyor. Hepimizin dayanışmayı hele de şimdi buradan büyütmesi gerekiyor.

*

Büyük bir iftar ile Taksim’i yeniden fetheden halkımız varlığını göstermeye devam ediyor. Buradan herkesi var etmenin yöntemlerini değerlendirmeli ve bulmalıyız. Gün gün, ilmek ilmek, işlemeliyiz.

İmkân hep var, var olmaya devam edecek.

Birbirimizi direniş vesilesiyle bulduysak gelecek güzel günlere kadar bırakmama sözünü, hiç bir tufanın yıkamayacağı yere çakmalıyız.

SON GÖNDERİ